Sanatın İçinde Yaşayan Şehir: Paris

Avrupa Rüyası Blog

Şimdilerde bol bol etrafımdakilere anlattığım harika bir gezi yaptım geçen yaz. Avrupa Rüyası ile otobüsle Avrupa turuna katılarak daha önce hiç görmediğim yerleri birer birer gezdim. Böyle dolu dolu bir tur daha önce hiç yapmamıştım o yüzden eşime dostuma anlata anlata bitiremiyorum. Biraz da size anlatayım istedim ve yazmaya başlıyorum. Gezdiğim her yeri tek tek yazmayı düşünmüyorum o yüzden gözünüz korkmasın. Tek bir şehir var gezmeye doyamadığım, tekrar tekrar gitmek istediğim. O da Paris.

Ben tam bir müze ve sanat sevdalısı olarak aklımı oralarda bıraktım. Sizi de şimdiden uyarıyorum müze gezmeyi sevmiyorsanız sevmiyorsanız, mimari güzelliğiyle büyüleyen kiliseleri, katedralleri gezmeyecekseniz hiç gitmeyin daha iyi!

Eiffel Kulesi
Paris'e gelip de Eiffel kulesini görmemeniz imkansız. Şehrin her yerinden görünüyor çünkü. Hem zaten tüm dünyada Paris deyince de akla gelen ilk şey bu kule. Şehrin sembolü haline gelmiş. Açıkçası ben girişteki uzun sırayı görünce klasik kuleyi tutma pozları çektirdim sadece. Ama siz gezmek isterseniz online bilet alın ki sıra beklemeden içeriye girebilesiniz. 

ChampsElysees (Şanzelize)
Adını duymayan kalmamıştır herhalde bu güzel caddenin. Türkiye'de de Şanzelize isminde kafeler, restoranlar açıldı ve biz de bunlar sayesinde bu ismi sık sık duyduk. Tüm dünyadaki en ünlü caddelerden birisi ChampsElysees. Caddenin bir ucu Arc de Triomphe’a yani Zafer Takı'na, diğer ucu ise Concorde Meydanı’na kadar uzanıyor.
Şimdi çevrenizde illa ki “Ya abartmayın işte aynı bizim Bağdat Caddesi” gibisinden konuşan insanlara dönünce tokadı basın! Karşıdan karşıya geçmek için koşsanız bile 2dk. filan harcamanız gereken kocaman geniş bi cadde bu.

Arc de Triomphe (Zafer Takı)
Charles de Gaulle Meydanı'nın ortasında, Şanzelize Caddesi'nin batı kısmında yer alıyor. Caddeden aşağı doğru yürümeye devam edince karşı karşıya geleceksiniz zaten. Boyu 45, eni 22 ve yüksekliği 49 metredir. Napolyon Bonapart, Austerlitz savaşında galip gelen Fransız askerlerine seslenmiş ve "Evinize zafer taklarının altından geçerek döneceksiniz." demiş. 18 Şubat 1806 tarihinde de Zafer Takı'nın inşa edilmesini istemiş. Napolyon Bonapart'ın ilk düşüncesi, Zafer Takı'nıLouvre Müzesi ve Bastille Meydanı'ndan geçen uzun bir caddenin başlangıç noktası yapmakmış. Bir ayağında asansör bulunuyor ve üstüne çıkmanız mümkün yalnız 8€ gibi bir ücret ödemeniz gerekiyor. Zafer Takı'nın üstüne çıkıp instagram hesabınız için Paris manzarası fotoğrafları çekmeyi ihmal etmeyin sonra üzülürsünüz.

Concorde Meydanı
Şanzelize’nin bir diğer ucuna yürüdüğünüz zaman da işte bu meydana ulaşacaksanız. Belki bir yerlerde mutlaka duydunuz ama ben bir de yazayım size hatırlayın derim. Marie Antoinette ve 17. Louis'yi idam ettikleri meydan işte burası. Şu anda Fransa’nın en önemli simgelerinden biri haline gelmiş. Meydanda Luksor (Mısır) dikilitaşı bulunuyor.

Notre Dame Katedrali
Şimdi size Esmeralda desem ya da Quasimodo, hemen aklınıza gelir dimi? Evet o meşhur Notre Dam'ın kamburu romanından bahsetiyorum. Victor Hugo'nun dünya klasiği haline gelmiş eserinden. Şimdi size bu kitaba adını veren katedrali gördüm hadi siz de Paris'e bari bunun için gelin diyorum.
Seine Nehri’nin ortasındaki küçük bir adacığın üstüne inşa edilmiş olan Katedral, gerçekten de inanılmaz ihtişamlı ve etkileyici bir şekilde yapılmış. Burası Paris'te en çok ziyaret edilen yerlerden birisi.
Roma Katolik Kilisesi olan Notre Dam'ın 12. yüzyılda yapılması tasarlanmıştır fakat katedralin tamamlanması 1345 yılını bulmuş. Sonrasında Fransa’da inşa edilen Amiens, Chartres ya da Rheims gibi katedrallere de model olmuştur. Yapımının bu kadar uzun sürmesinin nedenini ise rehberimiz Levent Bey, inşaası devam ederken sürekli değişen tasarımına bağlıyor. Gotik mimari tarzında oldukça güzel hatta başyapıt olan bu katedral şu an hala aktif olarak kullanılmaktadır.
Fransız sokak uzaklıkları buraya göre belirlenmiş ve burası da 0 noktası olarak kabul ediliyormuş.

Zero Point (Sıfır Noktası)
Notre Dame katedralinin hemen karşısında Zero Point (sıfır noktası) bulunuyor. Diğer şehirlerin Paris'e olan uzaklığı hep bu noktaya göre verilirmiş eskiden. Şimdilerde ise turistlerin üstüne çıkıp kendi etrafında 360 derece dönüyorlar ve dönerken de dilek diliyorlar.
 Katedral üzerindeki “Gargoyleler” de bir o kadar ürkütücü. Özellikle gece canlandıklarına dair bir öykünün var olduğunu bilince. Kurt adam filmleri izlemeye meraklıysanız hemen anlamışsınızdır demek istediğimi. O kadar mutlu mesut gezmişim ki bu şehri sürenin sonuna geldiğimi bile anlamadım. Hiç gitmek istemesem de Avrupa turuna devam etmek istiyorum şimdilik. Avrupa Rüyası otobüsüyle buluşup yeni şehirlere doğru yola çıkıyorum. Eğer siz de Avrupa mimarisi ve sanatına meraklı biriyseniz mutlaka katılmanız gereken bir organizasyon Avrupa Rüyası. Otobüsle Avrupa turu yapıyorlar ve hiç aklınıza gelmeyecek yerleri tek bir seferde size gezdiriyorlar. Kesinlikle tavsiyedir!

BLOG KATEGORİ