Avrupa Rüyası otobüsümüzle gezmelere son sürat devam ediyoruz. Bosna-Hersek’te gezdiğimiz ikinci şehir de Saraybosna oldu. Bunun öncesinde Hırvatistan’dan geldiğimiz için Mostar’ı gezdik. Burası vadi içerisinde Miljacka Nehri etrafında, onu çevreleyen yemyeşil tepelerin eteklerine kurulmuş, 600 bin nüfusa sahip, Bosna Hersek’in başkenti ve aynı zamanda en büyük şehri. Saraybosna aynı zamanda Balkanlar’daki kültürel şehirlerin en önemlilerinden biri. Burada yüzyıllar boyunca Müslümanlar, Hıristiyanlar ve Museviler bir arada yaşamışlar. Ortodoks ve Katolik kiliseleri ile cami ve sinagog aynı bölgede, hatta yan yana duruyor. O yüzden insanlar buraya ‘Avrupa’nın Kudüs’ü‘ diyorlarmış.
Bosna savaşı sırasında yıkılmış, hasar görmüş binaların neredeyse tamamı onarılmış, onarılamayacak olanların da yerine yenileri yapılmış. Saraybosna halkı Türkiye’den gelen turistlere çok alışmış gibi görünüyorlar. Özellikle etrafta gezerken Türkçe konuşmalar duymak çok güzel.
Başçarşı
Tam olarak Osmanlı döneminin etkilerinin bir özeti diyebileceğmizBaşçarşı, Saraybosna’nın tam merkezinde yer alıyor. Ortasında, şadırvanı ve sağlı sollu sıralanmış bakımlı ahşap dükkânları ile bir Anadolu’dan herhangi bir kenti andırıyor burası. 15.yüzyılda Bosna Sancak Beyi Isa Bey tarafından yaptırılıp, daha sonra Gazi Hüsrev Bey’in katkılarıyla büyümüş çarşı. Yine bu bölgede birçok önemli yapıyı yaptıran Gazi Hüsrev Bey’e ait camiler, hanlar ve medreseler görebiliyorsunuz. Bronz cezvelerde pişen kahve kokusu bizi iyice Osmanlı zamanlarına götürüyor.
Saat Kulesi, Başçarşı’da yer alan önemli bir yapı. Gazi Hüsrev Bey Vakfı tarafından 17. yyda yaptırılan kule ilerleyen daha sonraki yıllarda çıkan yangın ile büyük hasar almış ama dahasonra 1762’de restore edilmiştir.
Gazi Hüsrev Bey Camii
Gazi Hüsrev Bey Cami, Saraybosna’daki belki de en önemli Osmanlı eserlerinden biri. Gazi Hüsrev Bey tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmış olan bu caminin yapım yılı ise 1531. Bosna Savaşı sırasında hasar almasına rağmen daha sonra 1996’te aslına uygun olarak restore edilmiş.
Moriça Han da 1551’de yapılmış ve 1697’de çıkan yangın sonrasında yeniden restore edilmiş. Halen Gazi Hüsrev Bey Vakfı’na ait olan Moriça Han’da, benim en sevdiğim şey otantik kilim vb. eşyalar satan dükkânlar oldu. Şöyle bir meydanı, çarşıyı gezdikten sonra uğrayın derim.
Gazi Hüsrev Bey Medresesi
Osmanlı zamanında medrese yani eğitim amaçlı kullanılmış ve kurulduğu dönemde toplam 50.000 kitap bulunan kütüphanesi varmış. 16. yüzyılda inşa edilmiş ve Kurşunlu Medrese olarak adlandırılıan medrese çarşıdaki yerini koruyor. Zaman zaman kendimi Bursa’daymış gibi zannetsem de Türk isimlerini görmek, Türk çarşısında gezip Türkçe konuşmak çok iyi geldi bana. Tarihi acılarla dolu bu şehri görüp tanımak isterseniz, Avrupa Rüyası ile otobüsle Avrupa turu sizleri bekler. Hepiniz katılmalısınız bence!