Makedonya’yı arkadaşlarımdan hep dinlemiştim ama hiç gitmemiştim. Avrupa Rüyası ile tanışıp da büyük Avrupa turu yapmaya karar verince burayı da görme şansını yakalamış oldum. Şuan turun nerdeyse son günü ama hiç bitmesin dediğim bir tur oldu benim için.
Makedonya’nın başkenti Üsküp, diğer Avrupa şehirleri gibi Vardar Nehri’nin iki kıyısına kurulmuş. 1392 yılında Osmanlı hâkimiyetine giren şehir, 500 yıldan daha fazla bir süre Osmanlı sınırlarında kalmış. Şehrin bir yakasında Arnavutlar ve Müslümanlar yaşarken, diğer tarafında Ortodoks Hıristiyanlar yaşıyor.
Makedonya, geçtiğimiz yıllarda bağımsızlığının 20 kuruluş yıl dönümünü (2011) kutlamış. O günden sonra da başkent Üsküp tam bir değişim ve yenilenme süreci içindeymiş. Biz gidince de görüyoruz ki inşaat hala devam ediyor.
Kentin simgesi olan Taş Köprü ve köprünün bağlandığı Makedonya Meydanı şehrin merkezi durmunda. Avrupa şehirlerinde bu zamana kadar gezdiğimiz şehirlerde en azından meydanlar var ve genelde şehir merkezi burası. Makedonya’nın kuruluşunun 20 yılı anısına Floransa’da yapılan ve Eylül 2011’de tamamlanmış Atlı Savaşçı Heykeli meydanın göbeğinde yükseliyor. Makedonya Meydan çevresinde sayabildiğim kadarıyla yirmiden fazla heykel var.
Tüm bu “yenilenme” işleri nerdeyse son sürat devam ediyor şehirde. Biraz da gezilecek yerlerden bahsedeyim size.
16. yüzyıldan inşa edilen Saat Kulesi Üsküp’ün simgelerinden biri. Namaz vakitlerini takip etmek için yapılan saat kulesi, Osmanlı İmparatorluğu’nda inşa edilen ilk saat kulesi olması nedeniyle oldukça önemli bir yapı. Kulenin saat kısmı Macaristan’dan getirilmiş. 1963 yılında yaşanan depremden sonra orijinal saat kaybolduğu için günümüzdeki saat ise İsviçre’den getirilmiş ve yerine konulmuş.
Üsküp’ün en önemli müzelerinden olan Arkeoloji Müzesi, Yine bu yenilenme süreci içinde yani 2014 yılında inşa edilmiş. Dışardan oldukça güzel görünen bina hala sergiye ve ziyarete açılmamış. Dış mimarisinde Yunan tarzı kullanılan bina anıtsal olarak da önemlidir.
İshak Bey Camii, 1438 yılında İshak Bey tarafından inşa edilmiş. Türk ordusunda bir komutan olan İshak Bey, Üsküp’ün fethini gerçekleştiren ordunun başında yer almış ve şehir fethedilince bu camiyi yaptırmış. Mavi tonlarında dekore edilen yapı, 1689 yılında çıkan yangında büyük ölçüde zarar görse de ardından yenileme çalışması ile tekrar kullanılır hale gelmiştir.
Gezmesi keyifliydi diyemem çünkü şehrin neredeyse her yerinde inşaat çalışmaları vardı ama eminim şimdilerde biten inşaatlarla oldukça güzel bir şehir olmuştur. Yine de tekrar tekrar gitmek isteyeceğim bir şehir oldu benim için. Sizlere de ucuz Avrupa turu yapmak için Avrupa Rüyası tavsiyemdir.